Ağrı Kent merkezinde yaşayan Şükran – Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan biri olan ve 15 Haziran 2018 tarihinde bayram ziyaretine gittikleri Bezirhane Köyü’nde dedesinin evinin önünde oyun oynadığı sırada ortadan kaybolan Leyla Aydemir’in ölümüne ilişkin iddianame ortaya çıktı. Bütün Türkiye’nin bulunması için seferber olduğu ancak 18 gün sonra cansız bedenine ulaşılan 4 yaşındaki Leyla’nın ölümüne ilişkin baba Nihat Aydemir’in amcasının oğlu Mehmet Ali Aydemir 18 Temmuz’da tutuklanmıştı.
Dava Açılan Kişiler Dikkat Çekti
Geçtiğimiz yıl yaşanan ve Türkiye’yi yasa boğan olaydan yaklaşık 1 yıl sonra iddianame tamamlandı. Savcılıkça hazırlanan Ağrı 1.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, tutuklu Sanık Mehmet Ali Aydemir ile Leyla’nın amcaları M.A. (28), Y.A. (42) ile B.D. (47) ve eşi H.D. (55), A.A. (37) ve eşi Y.A. (40), hakkında; çocuğa ya da bedenen kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, iştirek edenlere kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan daha 14 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Savcılık tarafından çok yönlü yürütülen soruşturma kapsamında 122 sayfalık iddianame hazırlanırken, İddianamenin satırlarında şok eden detaylar ortaya çıktı. Böcek bilimi raporlarına da yer verilen iddianamede, çocuğun üzerinde bulunan böceklerin yaşının 24 saati aşmadığı belirtildi. Leyla’nın olayında bilirkişi olarak atanan Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi biyoloji bölümü öğretim üyesi profesör doktor Osman Sert tarafından hazırlanan raporda da, cesedin üzerinde bulunan sinek larvalarının sadece bir gün öncesine ait olduğu bu durumda da çocuğun cesedini sonradan oraya bırakılmış olduğunun ortaya çıktığı ifade edildi.
Evlerde Etkili Arama Yapılmadı İddiası
Baba Nihat Aydemir’in avukatı eski baro başkanı Ali Artuk, savcılık tarafından hazırlanan iddianame hakkında yaptığı değerlendirmede savcılık makamı tarafından sanık ya da sanıkların irtibatlı olduğunun iddia edildiğini ifade etti. Leyla’nın üzerinde yapılan bilimsel inceleme sonucunda ölüm tarihinin 26-27 Haziran olduğunu yani kaybolduktan 10 gün sonra olduğunu belirten Artuk, köyde ikamet eden kişilere dava açıldığını ancak arama sırasında evlere detaylı olarak bakılmadığını öne sürdü.
