
Sinema’da izlenmesi en zevkli filmlerin başında gelen Dram filmleri, ışıklar kapandıktan sonra daha ilk dakikalardan izleyenlere gözyaşı döktüren yapımlardır. Oyunculukların ön plana çıktığı dram filmlerine, izleyenlerin içini burkacak senaryolar da eklenince, izledikten uzun yıllar sonra dahi unutulmayacak yapılar ortaya çıkıyor.
Bugünkü yazımıza, sinema tarihinin en iyi 6 yapımını sizler için derledik. Listede en iyi dram filmleri hakkında kısa tanıtımlar bulacaksınız. Ayrıca bu tanıtımlarda, filmlerin senaryosuna, oyunculuklarına ve nasıl yönetildiğine de kısa kısa değinmeye çalışacağız. Listede olmayı kesinlikle hak ettiğini düşündüğünüz dram veya romantik drama yapımlarını, yorum bölümünden bizlere ileterek, konuya eklenmesini sağlayabilirsiniz.
Şimdi peçeteler hazır ve ışıklar kapandıysa, en iyi drama filmlerini incelemeye başlayalım.
06. Dunkirk
Modern sinema dünyasına damgasını vurmuş olan Chistopher Nolan, yine muhteşem bir şaheser ile karşımızda. Nolan daha çok aksiyon dolu olmayan fakat senaryosu ile izleyici adeta şaşkına çeviren bir yönetmen/senarist olsa da, Dunkirk filmi ile sınırlarını çoktan aşmış durumda.
Hikaye İkinci Dünya Savaşı‘nda geçiyor ve Nazilerin ortasında kalmış yüz binlerce askerin tahliyesi konu alınıyor. Bu film aynı zamanda ünlü yönetmenin ilk savaş filmi olarak tarihe geçti.
Filmde izleyici sürekli bir savaş sahnesinin içerisinde buluyor kendisini. Silah sesleri o kadar gerçekçi ki, eğer evinizde iyi bir sinema sistemi varsa filmi sandalyede izlememenizi tavsiye ediyoruz. Filmin daha ilk dakikalarında savaşın korkunç yüzü ile yaklaşan izleyici, İkinci Dünya Savaşını ana karakter üzerinden izliyor.
Her Nolan filminde olduğu gibi özenle çalışılmış onlarca sahne sayesinde görsel şölen bizleri bekliyor. 107 dakika süren film, tam bir kaos ve takip etmesi gerçekten çok zor. Bir askerin gözünden, savaşın dramını iliklerinize kadar hissedeceğiniz Dunkirk yapımı en iyi dram filmleri arasında mutlaka olması gereken bir sinema filmi.
05. A Quiet Place
2018 yılında yayınlanmış olmasına rağmen çoktan en iyi yabancı dram filmleri arasında gösterilmeye başlanan ‘Sessiz Bir Yer‘, John Krasinski ve Emily Blunt‘un baş rollerini paylaştığı bir yapım. John Krasinski aynı zamanda filmin yönetmen koltuğunda da oturuyor.
[bilgikutusu text=”Sesini duyarlarsa, seni avlarlar.” tur=”info”]Ormanlık alanda kalan 4 kişilik bir aile, sesle mücadele vermektedir. Sesleri çıktığı zaman gizemli yaratıkların hedefi olacağını bilen aile, izleyicilere de gerilim dolu dakikalar yaşatmaktadır. Gerilim filmlerine başka bir bakış açısı getiren yapım, ana karakterlerin hayatta kalma macerasını beyaz perdeye yansıtıyor. Filmde gerilim sahneleri neredeyse hiç eksik olmuyor ve ailenin yaşadığı korku, oldukça dramatik.
Film ailenin evlerine gitmeden önce terk edilmiş bir marketten alışveriş yapmaları ile başlıyor. Filmi izlerken çok anlam vermesek de, bir şeylerin anormal olduğu bellidir zira aile kendi aralarında hiç konuşmaz. Konuşmaktan öte, hiçbir şekilde ses dahi çıkarmamaya çalışmaktadırlar.
Evlerine varmak üzereyken duydukları bir sesle şok olan aile, sesin küçük çocuklarının oyuncağından çıktığını fark eder. Korkuyu damarlarında hisseden ailenin neden sessiz olmaya çalıştığını, izleyici de fark etmek üzeredir.
04. All About Eve
Filmin ana konusu ‘şöhret‘. Tek kelime olmasına rağmen şöhretin ne denli zor ve ulaşılması için insanın karakterinden ne kadar ödün vermesi gereken bir şey olduğunu anlatılıyor. Film, filme adını da veren Eve Harrington üzerinden anlatılıyor. Eve, döneminin ünlü oyuncusu Margo’ya hayrandır ve bir gün onunla tanışma fırsatı bulur. Margo, Eve’yi çok sevmiştir ve Eve’ye kendisi ile yaşama fırsatı sunar.
Eve, çok duygusal bir kadındır ve filmi dram kategorisine sokan da kendisidir. Acı hayat hikayesini, üstün bir oyunculuk ile aktaran karakter, izleyicileri çoğu zaman göz yaşlarına boğacaktır. Filmin vurucu noktası ise Eve’nin gerçek karakterini ve yapmak istediklerini, filmin ortalarına doğru öğreniyor olmamız. 1950 yapımı film siyah-beyaz olarak izlenebiliyor ve dönemine göre kesinlikle en iyi dram filmi olmaya aday bir yapım.
03. Wonder Woman
Bir çizgi roman uyarlaması olarak görülse de, Wonder Woman bundan çok daha fazlası ve ayakları yere basan bir sinema filmi. Filmi sadece fantastik senaryoları sevenlere değil, her türden hoşlanan izleyicilere rahatlıkla tavsiye edebilirim. Aksiyon dolu sahneler arasında onlarca dram ögesi ve felsefeye dair konuşmalar sığdırılmış. Çizgi Romandan bildiğimiz güçlü karakter Wonder Woman, sinemaya Gal Gadot tarafından müthiş yansıtılmış. Öyle ki izledikten sonra bu karakter için daha iyi bir oyuncu seçimi yapılamayacağını fark edeceksiniz.
Filmdeki ana karakterimiz Diana Prince isimli çok tatlı fakat bir o kadar da güçlü bir kadın. Filmin başlarında Diana Prince karakterinin gelişimini izliyoruz ve çizgi romandan haberi olmayanlar da bu sayede hikayeye hakim olma fırsatı yakalıyorlar. Diana Prince, kadınlar savaşamaz algısını yok etmekle kalmıyor adeta tarumar ediyor. Dram, aksiyon, savaş, felsefe, fantastik alanların tamamında başarılı bir sinema filmi olan Wonder Woman’ı mutlaka izlenmesi gereken filmler arasına ekliyoruz.
02. Moonlight
Son yıllarda artan eş cinsel odaklı filmlerden birisi de 2016 yapımı Moonlight. Ana karakterimiz siyahi bir genç ve filmin odak noktası eş cinsel olmanın getirdiği zorluklar. Filmin adı ise, dramın veya çekilen çilelerin renginin olmadığını yansıtmak amacı ile seçilmiş.
Siyahi bir çocuk, henüz küçük yaşlarda cinsel kimliğini keşfeder. Filmde ise sadece bu dönemi değil, gencin 3 farklı yaş evresini izleyeceğiz. Kendini topluma kabul ettirmekte zorlanan genç, aynı zamanda ABD okullarının meşhur zorbalıklarını da en gerçekçi şekilde görmemizi sağlıyor.
Oldukça dram ve acı kokan film, son yıllarda yapılmış en iyi duygusal filmler arasındaki yerini aldı. Film bittikten bir süre sonra daha koltuğunuzdan hala kalkamadığınızı fark edeceksiniz.
01. Lady Bird
Oldukça düşük bütçeli bir film olmasına rağmen Oscar’a 5 dalda aday gösterilmesi ile popüler olan Lady Bird, Türkiye’de ‘Uğur Böceği‘ ismi ile vizyona girdi. Filmin giriş sahnesi Sacramento’daki bir lisede açılıyor. Buradaki son yılını okuyan Christine, katolik okulunu bitirip Üniversite’ye gitme hayalleri kuran bir genç kız. Ailesi ve okulu arasında kalan genç kız, aynı zamanda gönül ilişkileri ile de karman çorman olmuştur.
Romantik dram filmleri arasında önemli bir yere sahip olmuş yapım, hikaye boyunca bizi tahmin edemediğimiz yollara sokuyor ve bu da izleyici daima tetikte tutuyor. Amerika’daki bir kızın gençlik sancılarına çok yakından şahit oluyor ve onun umutsuzluğunu derinden hissediyoruz. Oyunculukları ve diyalogları çok güçlü olan film, 90‘lar neslini merkezine alıyor.
2001 saldırısından sonra Amerika’daki korku ortamını da, Lady Bird‘ün New York’a gitmek istemesi ve bunun için annesini karşısına alması ile kokluyoruz. Annesini üzmek pahasına kurduğu bu yeni hayat, ona mutluluk getirecek mi? O kadarını da seyrinize bırakarak, incelememizi tamamlıyoruz.