Diyabetik retinopati rahatsızlığının zamanla ilerlemesiyle beslenemeyen göz üzerindeki alanlar yeni damarın meydana gelmesine sebep olur. Damarlarda meydana gelen kanamalar retina yüzeyi üzerinde; zar gelişimine, retina dokusunun olduğu yerden ayrılmasına ve gözde çok sayıda göz probleminin yaşanmasına sebep olur. Yavaş ilerleyen bu durumda düzenli olarak göz kontrolleri yaptırmak çok önemlidir. Hastalık eğer ki erken teşhis edilirse başarılı bir biçimde tedavi edilebilir fakat eğer ki tedavide geç kalınırsa bu diyabetik retinopati durumu, kalıcı görme kaybına ile körlüğe sebep olabilir.
Diyabetik retinopati ne zaman görülür?
Diyabetik Retinopati rahatsızlığının görülme risk oranı Tip I diyabet hastalığında daha yüksektir. Örneğin; 30 yaşından evvel diyabet hastalığına yakalanan kişide diyabet hastalığı ortaya çıkarsa eğer diyabetik retinopati rahatsızlığının meydana gelme riski 10 senede %50, 30 yılda ise %90’dır.
Diyabetik Retinopati Bulguları Nelerdir?
Diyabetik retinopati durumunda erken ortaya çıkan bulgular küçük damarların balonlaşması ile retina kanamalarının görülmesi şeklindedir. Ortaya çıkan kanamalardan meydana gelen sıvı sızıntısı durumunda, makula adı verilen görme merkezi içerisinde ödem adı verilen sıvı birikmesi meydana gelir ve görme durumunda kayıp ortaya çıkar.
Zamanla, kontrolsüz olarak seyreden diyabet hastalığında gözde meydana gelen bu zedelenmeler ilerleme gösterir. Retina dokusunun oksijensiz kalması durumunda retinada istenmeyen yeni damar oluşumları ortaya çıkar. Bu yeni damarlar çok hassastır ve kanamaya çok müsaittir. Bu aşamaya kadar ilerlemiş diyabetik retinopati durumunda bu damarlardan kaynaklanan göz içi kanama durumu ani görme kaybına sebep olur.
Diyabetik Retinopatinin Tanısında Hangi Testler Kullanılır?
Bu hastalıkta rutin muayene haricinde, gerekli görüldüğü durumda göz anjiyosu haricinde retina tomografisi çekmek gerekebilir. Bahsi edilen bu testler sayesinde tedavinin gerekip gerekmeyeceği, ya da nasıl tedavi uygulanacağı eğer ki laser yöntemi kullanılacaksa hangi bölgelere uygulanacağı bu sayede saptanabilir.
Diabetik retinopatinin tedavisinde neler kullanılır?
Günümüzde diabetik retinopati tedavisinde yaygın olarak laser tedavisi kullanılmaktadır. Laser tedavi uygulamasının etkin olmadığı durumda ise, olguların yaklaşık olarak 1/3’inde cerrahi uygulaması gerekmektedir. Neovasküler glokomun meydana geldiği durumlarda ise ise vitreo-retinal cerrahi uygulamasıyla beraber tüp implantasyonları ve de krio uygulamaları gerekmektedir.
Diyabetik retinopati hastalığından nasıl korunulur?
Bu hastalıktan korunmanın en etkili olan yolu, kan şekerini devamlı olarak birey için en ideal düzeyde tutmak olacaktır. Şeker hastası olan bir birey yılda en az bir defa göz ve retina dokusunun sağlığını ortaya koyacak şekilde muayene olmalıdır. Eğer ki retina üzerinde kanamalar baş göstermiş ise muayene sayısı da arttırılmalıdır. Ayrıca görme kalitesinde ve düzeyinde ani şekilde azalma ya da bir kayıp ortaya çıktığı anda vakit kaybetmeden muayene olunmalıdır.
Diyabet hastaları ne sıklıkla muayene olmalıdır?
Görmeyi ciddi olarak tehdit eden bu retinopati hastalığı özellikle Tip I diyabet durumunda diyabetin görülmesinin ardındaki ilk 5-6 sene ve görülmez. Tip II diyabet durumunda ise diyabet tanısı konulduğunda retinopati durumunu da görülebilir. Kişiye diyabet hastalığı teşhisi konur konmaz ardından gerçekleştirilen göz muayenesinde retinopati var olma durumunun oranı %2 şeklinde bildirilmiştir. Bu oran ülkemizde oldukça yüksek bir düzeyde seyretmektedir. Diyabet hastalarında eğer ki fundus üzerinde diyabete bağlı herhangi bir bulgu bulunmuyorsa eğer yıllık kontroller yeterli olmaktadır.
