
İstanbul ve çevresi için Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından son 1500 yılın verileri incelenerek deprem senaryosu hazırlandı. Üniversiteden yapılan değerlendirme sonucunda İstanbul’u bekleyen büyük depreme ilişkin önemli açıklamalar yapıldı.
3 büyük deprem bekleniyor
İstanbul ve çevresinde beklenen olası depremin büyüklüğüne dair iyi çalışmalar, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Jeodezi Anabilim Dalı öğretim üyeleri Doç. Dr. Fatih Bulut, Doç. Dr. Aslı Doğru ve Ankara Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Bahadır Aktuğ’un da aralarında bulunduğu bir ekip tarafından yürütüldü. Bilim insanları Marmara Bölgesi’nde Kuzey Anadolu fay hattının geçtiği ayetlerin yer aldığı bölgelerde tarih boyunca yaşanan depremleri inceledi. Yapılan incelemeler sonucunda bölgede gelecekte yaşanabilecek potansiyel bir depremin büyüklüğüne dair senaryolar çıkarıldı. Bilim insanları tarafından hazırlanan makale Tectonophysics dergisinin Ağustos 2019 sayısında yayınlanacak. Ancak yapılan açıklamada İstanbul’un hemen güneyinde yer alan kuzey Anadolu ayında doğudan batıya doğru sırası ile 7,5, 7,4 ve 7,2 büyüklüğünde depremler beklendiği belirtildi.
500 yılı detaylı incelediler
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Jeodezi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Fatih Bulut, yapılan araştırmanın sonucuna ilişkin yaptığı açıklamada çalışma boyunca fayların en son ne zaman kırıldığı, kırıldıktan sonra yılda ne kadar enerji biriktirdiği ve biriken enerji tamamen açığa çıktığında nasıl bir büyüklük oluşturacağı konusunda sonuçlarsa ulaştıklarını belirtti. Özellikle son 500 yıl içerisinde meydana gelen depremlerin araştırdıklarını belirten Bulut, Kuzey Anadolu fayının Yanal bir sistemi olduğunu ve bu bulguları birleştirdiklerinde ortaya, bir fay segmentinin oluşturacağı deprem büyüklüğü ve o segmentin uzunluğunun derinliği ve üzerinde biriktirdiği hareket miktarının bir fonksiyonu olduğunun ortaya çıktığını ifade etti.